NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ سَعِيدِ
بْنِ الْهَيْثَمِ
الْأَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ بْنُ
يَزِيدَ عَنْ
ابْنِ شِهَابٍ
عَنْ سَالِمِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِيمَا سَقَتْ
السَّمَاءُ
وَالْأَنْهَارُ
وَالْعُيُونُ
أَوْ كَانَ
بَعْلًا
الْعُشْرُ
وَفِيمَا سُقِيَ
بِالسَّوَانِي
أَوْ
النَّضْحِ
نِصْفُ
الْعُشْرِ
Salim b. Abdullah, babası
Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:.Resûlullah (s.a.v.);
"Yağmur, nehirler
ve pınarların suladığı veya ba'l olanda (yani sulanmayıp, damarları ile yer
altından su emenlerde) öşür vardır. Kovalarla veya deve ile sulananda yarım
öşür ardır" buyurdu.
İzah:
Buhârî, zekât; Tirmizî,
zekât, Nesâî, zekât; İbn Mâce, zekât; Ahmed b. Hanbel, 1-145; III-341, 353;
V-233.
Semâ kelimesi hakikatte
gök anlamında kullanılmaktadır. Burada ise, mecazen yağmur anlamında
kullanılmıştır.
Uyun kelimesi, ayn
kelimesinin çoğuludur. Ayn, pınar demektir.
"Ba'l"
kelimesinden maksat, sulanmaksızın damarları ile yer altından su emen ekindir.
Sevânî kelimesi,
sâniye'nin çoğuludur. Sâniye'nin asıl mânâsı, sulamak için üzerinde su taşman
devedir. Bu kelimenin büyük kova (varil) mânâsına geldiğini söyleyenler de
olmuştur.
Nadh kelimesi de
aslında ekini sulamak için deve ile su taşımaktır. Bu amaçla su taşıyan deveye
'nâdıh" denilmişse de, daha sonra bu kelime, her deveye isim olmuştur.
Ancak şu var ki el-Menhel yazarının ifâde ettiği gibi "sevanî" ve
"nadh"tan maksad, ekinin sulanmasında kullanılan her türlü âlettir.
Bu hadisten
anlaşıldığına göre yağmur, ırmak, pınar ve buna benzer sularla sulanıp yetişen
veya susuz yetişen ekinlerin zekâtı onda birdir.
Hayvan, dolap, kova ve
benzeri âletlerle sulanarak yetişen ekinlerin zekâtı da yirmide birdir.
Ebû Hanîfe, bu hadisin
zahirî anlamıyla amel ederek, yerden çıkan mahsûlün az olsun çok olsun, zekâta
tabi olduğuna hükmetmiştir.
İmam Mâlik, Şafiî,
Ahmed b.Hanbel, Ebû Yûsuf ve Muhammed ise, "Beş veskten az olan mahsulde
zekât yoktur" hadis-i şerifiyle amel ederek yerden çıkan mahsulün zekâta
tâbi olması için en azından beş vesk olması lâzım geldiğini söylemişlerdir. Bu
konuyla ilgili ayrıntılı bilgi 1559 no'lu hadisin açıklamasında verilmiştir.